Türkiye’nin oyun kurma zamanı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Haziran 2022’de, Rusya-Ukrayna savaşına dair konuştu. 

Önerisi Rusların küçük düşürülmemesi için Kırım ve savaşta kazandığı toprakları kabul eden bir müzakere sürecinin başlatılmasıydı. 

Aynı Macron, Mart 2024’te, Kırım dahil Rusların ele geçirdiği tüm toprakların geri kazanılması gerektiğini söylüyor. 

Ukrayna’da işlerin kötüye gitmesi durumunda Rusya ile savaşmak için asker yollayabileceğini de söylüyor. 

Macron’un bu 180 derecelik dönüşünün sebebi, “AB’nin lideri” edasıyla Putin ile müzakere masasına oturamaması, Moskova’nın telefonlarını cevapsız bırakması. Fransa Cumhurbaşkanı’nın git-gelleri arasında on binlerce insan öldü ama kimsenin umurunda değil bu. 

Dünya üzerinde kişisel egoların, komplekslerin diplomaside bu kadar belirleyici olduğu bir başka dönem daha olmamıştı. 

***

“Alman siyasi balonu dışındaki tüm dünya Ukrayna’nın bu savaşı kazanamayacağını biliyor. Seyir füzelerinin Ukrayna’ya teslimi sadece Almanya’nın Rusya’nın gözünde kesinlikle savaşa taraf olacağıdır.” 

Bu sözler perşembe günü Almanya Federal Meclisi’nde bir milletvekili tarafından dile getirildi, kimse aksini söyleyemedi. 

Olaf Scholz, izlediği İsrail politikası nedeniyle 80 yıl sonra ülkesinin adını bu kez soykırıma yardım eden ülke suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nın kayıtlarına geçiren, enerji krizine karşı aşağıladığı Suudi Arabistan’a koşup, “ne silah isterse vereyim abime” havasına giren, 40 Eurofighter uçağı dahil ne isterlerse veren, anketlerde seçimden önce başbakanlığı bırakması istenen, AB’nin en büyük ekonomisi Almanya’yı resesyon tehlikesine sokan kişi. Ordusu ve polis teşkilatı Neo-Nazi gruplarının eline geçmiş, 2 günlük cephanesi olan, cephane depolarını özelleştirdiği için şu anda ne yapacağına dair karar verememiş ülke. Almanya’da aşırı sağın yükselmesinin sebebi zaten Olaf Scholz silikliği… 

***

İtalya, Ukrayna’ya asker yollarsak 3. Dünya Savaşı çıkar diyor, taze üye Finlandiya asker yollamaya karşıyız diyor ama tüm seçenekler masada dursun istiyor. Tüm bunlar olurken diplomasi lafı ağzından düşmeyen AB Dışişleri Bakanları, Rusya Dışişleri Bakanı’yla aynı toplantıda olmayı veto ediyor. Savaşı bitirecek şey diplomasi ama diplomasinin patronları görüşmeyi kabul etmiyor. 

Tüm dünyanın dalga geçtiği Biden’a gelince, o mutlu, Rusya gazı yerine, tüm Avrupa’ya son derece pahalı kendi kaya gazını sattı. Tüm Avrupa’daki Rus yapımı silahları ABD yapımı silahlarla değiştirmeyi başardı, hepsi bakım-cephane müşterisi haline geldi, silah satışı eşittir siyasi baskı demek zaten. Akıl sağlığı sorunları, gördüğü halüsinasyonlar falan doğru ama ABD siyasetinin durumu AB kadar içler acısı değil. 

***

Türkiye, ABD-Kanada ambargolarını kaldırtmayı başardı mı, başardı. İsveç istediğimiz yasal değişiklikleri yapmak zorunda kaldı mı, kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Yunanistan’ı gizli işgalinin gerekçesi olan “Türkiye ülkenizi işgal edecek” propagandasını boşa çıkardı mı, çıkardı. Yıllardır PKK’yı terör örgütü kabul etmeyen Bağdat, şimdi ortak harekât merkeziyle beraber sorumluluk alıyor. Ankara’nın nihai hedefi zaten terör örgütünü Irak’tan tamamen çıkarmak. Rusya ile karşı karşıya olduğumuz alanlar var ama ortak çıkarların yarattığı stratejik tahammül iki başkentte de işliyor ve önemli olan da bu zaten. 

Türkiye’nin bölgesinde, kendi çıkarları adına bağımsız politikalar geliştirmesine artık kimse itiraz edemiyor. 

Bunca gelişmeden sonra “Biz yapamayız, bize yaptırmazlar”, “Biz kim, strateji kim?” komplekslerinden de kurtulmamız lazım. 

Bundan kurtulursak gücün Batı’dan Doğu’ya kaydığı bir zaman diliminde önümüze çıkan fırsatlardan daha fazla yararlanabiliriz. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir